Piraye
Beskrivelse av boken
Ağalığa, beyliğe kulaklarını tıkamış, halktan yana, özgürlük âşığı ama deneyimsiz, toy, gencecik bir kız...
Diyarbakır…
Dar bir eşikten geçip geldim sana. Huzurundayım. Hoşgörü kapını açık tut.
Bil ki direnmem sana değildi.
Altın tepside sunulan acı şerbetti beni ürküten.
Devrimci ruha sahip Pirayenin İstanbuldan kopmak istememesini yadırgama. Anadolunun en ücra köşelerine bile koşa koşa gidecek yüreğe sahipti o.
Ona ters düşen Diyarbakır değil, Diyarbakır konaklarına gelin olmak.
Ağalığa, beyliğe kulaklarını tıkamış, halktan yana, özgürlük âşığı, yüzü insana dönük; ama deneyimsiz, toy, gencecik bir kız...
Anlamaya çalış onu.
Küçücük bir kum tanesi, bedenine yerleşen. Ya özümseyeceksin ya da irinleşecek derinliklerinde.
Sancılı kıvranışlarla atıvereceksin uzaklara. Geldiği yere, belki de bambaşka diyarlara savrulup gidecek.
Onun sende kalmasını sağla. Kol kanat ger gurbetten gelmiş konuğuna. Anlı şanlı Diyarbakır, bir Pirayeyi barındıramadı, dedirtme kendine.